2022 Yılı Yayınları

2022 Yılındaki Yayınlar

Ömer Faruk ErdoÄŸan - Maruf Çakır - Sümeyye Sevinç - Rabia Yıldırım

Bu eser ruhu ve bedeniyle varlık sahasının en seçkini olarak kabul göreninsanın anlam arayışında dinin etkisini ve bu etkiye Ä°slâmi ve insani ilimlerinyaptığı katkıyı tartışmaktadır. Eser üç bölümden oluÅŸmakta her bir bölümde farklı disiplinlerin ruh-beden üzerine inÅŸa edilen insana yaklaşımları ele alınmaktadır. Birinci bölüm genel olarak Psikoloji bilimi ve baÄŸlantılı olarak din psikolojisi manevi danışma ve rehberlik gibi alt disiplinlerin din ve ruh saÄŸlığı ile iliÅŸkisini tartışmaya açmaktadır. Ä°kinci bölüm düÅŸünen varlık olarak insanın dinle iliÅŸkisini tesis etmeyi amaçlamaktadır. Üçüncü bölümde ise Ä°slâmi ilimlerin insanın ruh saÄŸlığına katkıları tefsir hadis fıkıh kelam tasavvuf gibi disiplinlerin bakış açılarından tartışmaya açılmıştır.

Ruh SaÄŸlığı ve Din Disiplinlerarası Çalışmalar eserinin çevrimiçi nüshasına buradan ulaÅŸabilirsiniz.

Yusuf Sansarkan

4./10. yüzyılda, Horasan-Mâverâünnehir bölgesindeki olumlu ÅŸartlar, Ä°smâilî dâîlerin fikirlerini yayabilmelerini ve entelektüel düÅŸünceler geliÅŸtirebilmelerini saÄŸlamıştır. Batınî bir karaktere sahip olan Ä°smâilîlik, Ä°slam düÅŸüncesi üzerinde büyük etkiye sahip olan Yeni EflâtunculuÄŸa bigâne kalamamış, onu düÅŸünce sistemine entegre etmiÅŸtir. Bu entegrasyonun mimarlarından biri de Ebû Ya‘kûb es-Sicistânî'dir. Bayrağı, Yeni Eflâtuncu dönüÅŸümün baÅŸlatıcısı kabul edilen hocası Muhammed b. Ahmed en-Nesefî'den devralan Sicistânî, Plotinus'un görüÅŸlerine sadık kalmaya çalışarak Ä°smâilîliÄŸin düÅŸünce sistemini, Yeni Eflâtuncu bir tarzda yeniden oluÅŸturmuÅŸtur. Nesefî'nin eserleri günümüze ulaÅŸmadığından, Yeni Eflâtuncu Ä°smâilîliÄŸin izleri, Sicistânî üzerinden sürülmektedir. Bu çalışma, Ä°smâilî düÅŸüncedeki Yeni Eflâtuncu etkilerin gün yüzüne çıkarılma çabalarına bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.

 

Rabia Yıldırım

Bu eserde Ä°lköÄŸretim Din Kültürü ve Ahlak Dersinde Ä°slam Ahlakı’nın en önemli özelliklerinden biri olan “hayâ”nın doÄŸru kavranması ve kalıcı bir erdem öÄŸrencilere kazandırılmasını araÅŸtırdık. Bu dö- nem çocukların ergenlik öncesi ve ergenlik başına rastgelen soyut kavramları anlamaya müsait bir yaÅŸ gurubunu içermektedir. “Ä°lköÄŸretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinde Haya EÄŸitimi” konulu bu eser Rabia Yıldırım’ın hazırladığı yüksek lisans tezinden üretilmiÅŸ ve giriÅŸ ile birlikte üç bölümden oluÅŸmaktadır. GiriÅŸ bölümünde konuyla ilgili teorik ve metodolojik bilgiler verilmiÅŸtir. Birincibölümde hayâ kavramı ilgili literatürden yapılan alıntılarla analiz edilmiÅŸtir. Ä°kinci bölümde hayâ eÄŸitimi üzerinde durulmuÅŸ öÄŸrencilere hayâ duygusunun kazandırılmasında eÄŸitim ilke yöntem ve teknikler üzerinde durulmuÅŸtur. Ä°lköÄŸretim DKAB kitapları hayâ eÄŸitimi ile ilgili içerik açısından deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Üçüncü bölümde ise Sivas il merkezinde seçilen örneklemden elde edilen araÅŸtırma verileri SPSS programında analiz edilmiÅŸtir.Utanmanın kiÅŸiliÄŸe bir deÄŸer katan yönü bir de kiÅŸiliÄŸi zayıflatan yönü vardır. Ä°slam literatürünü incelediÄŸimizde her ÅŸeyin temelini “Allah için” ilkesinin oluÅŸturduÄŸu ve duygularında bu temelle terbiye edilmeye çalışıldığı görülmüÅŸtür. Allah Resulü’nün tavsiye ettiÄŸi hayâ (utanma)nın ÅŸekli ve sınırı hayır ve imandır. Buna göre bu duygu sayesinde insan hem kendi onurunu korur hem de baÅŸkalarının onuruna saygı duyar. Ä°kinci bölümde hayâ eÄŸitimi üzerinde durulmuÅŸtur. Hayâ eÄŸitimi milli ve manevi deÄŸerler odaklı ve duyguları aklın kontrolüne veren aklı da duygusuz bırakmayan bir yaklaşımla mümkün olabilir. Güzel ahlaklı kiÅŸiler yetiÅŸtirmek hayâ eÄŸitimini gerekli kılmaktadır. Hayânın doÄŸru eÄŸitimi çocuk ve farklılıklarını bilen tanıyan doÄŸru metodu seçip uygulayan iyi bir eÄŸitim ortamında iyi bir eÄŸitimci ve bunu destekleyen bir çevre ile mümkün olabilir.

Ramazan DoÄŸanay

Eser, bedevîler ve heyetlerin hadislerin vürûdunda ne gibi katkılarda bulunduklarını incelemeyi hedeflemekte, Kütüb-i sitte hadisleri özelinde bedevî ve heyetlerin Hz. Peygamber’e sormuÅŸ oldukları soruları, Hz. Peygamber’in onların hâl ve hareketlerine karşı tutumunu esbâb-ı vürûd ilmi çerçevesinde ele almayı araÅŸtırma konusu yapmaktadır. Kitabın içeriÄŸinde ÅŸu sorulara cevap aranmaktadır:

“Bedevîler ve heyetler, hadislerin vârid olmasına ne gibi katkılarda bulunmuÅŸlardır?”

“Bedevilerin müspet özellikleri nelerdir?”

“Bedevî ve heyetlerin Medîne’ye meÅŸakkatli yolculukları ilk rıhle örneÄŸi sayılabilir mi?”

“Sahabenin bedevîlere bakışı nasıldı?”

“Sahabe arasında Hz. Peygamber’e soru sorma hususunda baÅŸ gösteren çekingenliÄŸi bedevîler nasıl telafi etmiÅŸlerdir?”

Maruf Çakır

Sirâcî Dîvânı 16. yüzyılda kaleme alınmıştır. Mutasavvıf bir ÅŸairin manzumelerini ihtiva eden bu eser içerdiÄŸi manzum hadis tercümeleri düvazlar Åžehzade Mustafa mersiyeleri ve Kanûnî Sultan Süleyman’a hitaben yazılan ÅŸiirler ile ayrı bir önemi haizdir.

Mustafa AteÅŸ

Osmanlı fakihlerinden Ä°bn Âbidîn’in hüküm elde etme faaliyetinin keyfiyeti ve resmü’l-müftî kriterlerinin bu faaliyetteki rolü, mezhep içi iÅŸleyiÅŸ hakkında önemli veriler sunacak kritik konulardır. Zira Hanefî mezhebinin son dönemdeki en önemli temsilcilerinden biri olması hasebiyle Ä°bn Âbidîn’in fıkıh faaliyeti, aynı zamanda Hanefî mezhebindeki mezhep içi iÅŸleyiÅŸin geldiÄŸi son noktayı temsil etmektedir. DiÄŸer taraftan Ä°bn Âbidîn’in modern dönemin hemen öncesinde ve taklit-içtihat tartışmalarının yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸladığı bir süreçte yaÅŸamış olması, fıkıh tarihi açısından ayrı bir önemi haizdir. Bu çalışma, mezhep müntesibi bir fakih olarak Ä°bn Âbidîn’in fıkıh faaliyetini, onun en önemli eserlerinden biri olan Reddü’l-muhtâr adlı haÅŸiyesi çerçevesinde ele almaktadır.

Abdullah Erdem TaÅŸ - Ä°sa Gökgedik

Eser 14. yüzyılda Kuzey Afrikada (Cezayir) yazılmış klasik bir siyasetnamenin 19. yüzyıl sonlarında Türkçeye tercümesini merkeze alan bir çalışmadır. Vâsıtatüs-sülûk fî siyâsetil-mülûk adlı bu siyasetnamenin müellifi 1359-1389 yılları arasında hüküm süren Abdülvâdî sultanı II. Ebû Hammû Musa b. Yusuftur. Onun veliahdı olan oÄŸlu Ebû TaÅŸfîne ileride devletin başına geçtiÄŸinde nasıl bir yönetim sergilemesi hangi konulara ihtimam göstermesi gerektiÄŸini bir baba nasihati ÅŸeklinde kaleme almasıyla bu eser ortaya çıkmıştır. 1862de Tunusta basılan mezkûr Arapça siyasetnameyi Giritli bir memur olan Ä°brahim Rahmi Efendi 1879'da Türkçe'ye tercüme etmiÅŸtir. Sultan II. Abdülhamide takdim edilen tercüme daha sonra Amerika Kongre Kütüphanesine hediye edilmiÅŸtir.

Abdullah Erdem TaÅŸ

1835 Müdahalesiyle Trablusgarp eyalet yönetiminden uzaklaÅŸtırılan Karamanlı Hanedanının bu tarihten sonraki hayatına odaklanan çalışma, "Hanedan mensuplarına ne oldu? Nasıl bir hayat sürdürdüler? Devletle iliÅŸkileri hangi düzeydeydi? Ne gibi sıkıntılar yaÅŸadılar?" ÅŸeklindeki sorulara bir cevap mahiyetinde hazırlandı. Çalışma aynı zamanda merkeziyetçi politikaların benzer hanedan ve aÅŸiretlerin hayatında ne gibi deÄŸiÅŸikliklere yol açtığının da bir temsilidir.

Müdahale sonrası mahallî hanedanların dağıtılması ellerindeki mülk ve arazilere devlet tarafından el konulması buna mukabil hanedan/aÅŸiret mensuplarına maaÅŸlar baÄŸlanması tehdit olmaktan çıkan hanedan/aÅŸiret fertlerinin bir kısım devlet memuriyetlerinde istihdam edilmeleri devlet nezdinde eski itibarlarına muvafık olmayan bazı muamelelere muhatap olmaları sebebiyle hükümetle sıkıntı yaÅŸamaları yurtluk-ocaklık ve hükümet sancaklar ile benzer yapıların tasfiyesinden sonra ortaya çıkan temel sorunlardır.Bunlar Karamanlı Hanedanı için de vârittir.

Aile 1835'ten sonra parçalanmış, bir kısmı Trablus"ta bırakılırken bir kısmı Ä°stanbul"a sürülmüÅŸ diÄŸer bir kısmı da Mısır, Tunus ve Malta gibi Trablus'a komÅŸu bölgelerde ikâmet etmek zorunda kalmıştır. Yine ailenin elindeki mülklere ve arazilere hatta vakıflara bile el konulmuÅŸ karşılığında kendilerine maaÅŸlar tahsis edilmiÅŸtir. Ancak bu maaÅŸların geçimlerine kâfi gelmeyecek derecede düÅŸük seviyede olması ve diÄŸer baÅŸka sebeplerden aile fertleri Osmanlı Hükümeti ile sık sık problem yaÅŸamıştır. Elinizdeki çalışmada bütün bu süreç özellikle arÅŸiv belgeleri üzerinden deÄŸerlendirilmiÅŸtir.

Mehmet Emin Yağcı

Kitap, Osmanlı Devleti’nde II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın hükümdarlığına denk gelen bir dönemde yetiÅŸmiÅŸ, sözlükçü, edebiyatçı, fakih, ÅŸair, filozof, müderris, tarihçi olan ve Ahterî mahlasıyla anılan, Afyonkarahisar’da doÄŸup Kütahya’da yaÅŸayan ve orada vefat eden Muslihuddin Mustafa Efendi tarafından Arapça olarak yazılmıştır. Târih-i Ahterî’de, Hz. Âdem’den (a.s) Hz. Muhammed’e (s.a.v) kadar olan bazı peygamberler, Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatı, Hulefâ-yi RâÅŸidîn, Ehli Beyt ve dört mezhep imamı ele alınmaktadır.

Kitap, Türkçe ve Arapça olmak üzere iki ana bölümden oluÅŸmuÅŸtur. Türkçe bölümünde, Muslihuddin Mustafa Efendi’nin Hayatı; döneminin genel özellikleri ve eserleri; Târîh-i Ahterî’nin tahkikinde/edisyon kritiÄŸinde izlenen metot, kitabın yazma nüshaları, tahkikte takip edilen yöntem; Târîh-i Ahterî’nin muhtevası, konuları, konuların iÅŸleniÅŸ tarzı ve Muslihuddin Mustafa Efendi’nin tarih anlayışı ile eserinde kullandığı kaynaklar hakkında bilgiler verilmiÅŸtir. Arapça bölümünde ise, el yazma olan bu eser günümüz Arap harfleriyle yazılarak Târîh-i Ahterî'nin kütüphanelerde bulunabilen nüshalarla tahkiki/edisyon kritiÄŸi yapılmış ve müellifin faydalandığı kaynaklar bulunarak dipnotlarda gösterilmiÅŸtir.

Abdullah Erdem TaÅŸ

1551'den 20. yüzyılın başına kadar 5 asıra yakın bir süre Osmanlı hakimiyetinde kalan Libya tarihinde yüzyıldan fazla hüküm sürmüÅŸ bir kuloÄŸlu hanedanı olan Karamanlılar bölgenin siyasi, iktisadi ve sosyolojik yapısının oluÅŸmasında/deÄŸiÅŸmesinde önemli rol oynamıştır. Donanmalarıyla Akdeniz’de nam salan, Avrupalı güçlerle Amerikalılarla hiç çekinmeden savaÅŸa tutuÅŸan gözü kara valileriyle Karamanlılar Dönemi, tarihimizin ilginç bir safhasıdır. Bu dönemde yabancı devletlerle müstakil bir devlet gibi antlaÅŸmalar imzalanmış, bürokratik iÅŸlemlerde Türkçe yerine Arapça kullanılmıştır. 

BaÅŸbakanlık Osmanlı ArÅŸivlerinin bölgenin tarihi ile yapılan çalışmalarla mukayeseli bir ÅŸekilde kullanılarak 1711-1835 yılları arasında hüküm sürmüÅŸ olan bu hanedanın dahili ve harici siyasetleri ile siyasi tarihi günyüzüne çıkarılmış, Libya tarihinin yakın çaÄŸdaki durumu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Kuzey Afrika, Akdeniz ve özelde Libya tarihine dair önemli bir kaynak kitap ortaya konmuÅŸtur. 

Tahkik Edenler Hasan Özer - Mustafa AteÅŸ

Tam adı Ä°brâhim b. Hüseyin b. Ahmed el-Mekkî el-Hanefî olan Pîrîzâde Ä°brâhim (ö. 1099/1688) Osmanlı döneminde Mekke müftülüÄŸü ve Mekke kadılığı yapmış dönemin önemli Hanefî fakihlerinden biridir. Bu kitapta Pîrîzâde Ä°brâhimin 10 farklı kütüphanede el yazma nüshalar halinde bulunan toplam 56 risâlesi ve dönemin yerel problemleri hakkında önemli veriler sunan Fetâvâsı tahkikli olarak neÅŸredilmiÅŸtir. Her iki hocamızı da tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz.

Son Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2023, Cuma